18 Aralık 2007 Salı

Sağlık Hizmetleri Rakamlarının Ardındakiler
Sağlık hizmetleri tam da politik tartışmaların ortasındayken, ortaya birçok korkunç iddialar atılıyor. Ama bunların en tehlikelisi de, bu iddialardan bazılarının yanlış olmayışı; medya da zaten hemen olayın yanlış taraflarını ortaya çıkarıyor.
Ama insanlar, bu tehlikelerin anlamlarının ne olduğunu düşünmektense, sadece yanlış olduklarını düşünüyorlar. Aşağıda, sağlık hizmetleri hakkında, politikacıların ve uzmanların insanları korkutmak için kullanmayı sevdikleri, doğru ama insanları yanlış yönlendirici 3 madde yer almaktadır:
Madde 1 : ABD’deki insanların hem ortalama ömürleri Kanada’daki insanlarınkinden daha düşük hem de ABD’deki çocuk ölüm oranı Kanada’daki çocuk ölüm oranından daha yüksektir.Komşular arasındaki farklılıklar gerçekten çok önemlidir. Ortalama ömür, Kanada’da ABD’dekine göre erkeklerde 2.6, kadınlarda ise 2.3 yaş daha yüksektir. Çocuk ölümleri ise ABD’de % 0.68 (binde 6.8) iken, buna karşı Kanada’da % 0.53 (binde 5.3) tür.
Bu gerçeklikler bazen Amerikan sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğuna dair kanıt olarak alınıyor. Ama June ve Dave O’Neill tarafından yapılan son çalışma (Baruch College’da görev yapan ekonomistler), ki bu rakamların da geldiği yerdir, gösteriyor ki sağlık karşılaştırmaları arasındaki fark, daha geniş sosyal güçlerle açıklanabilir.Örneğin, Amerikalılar Kanadalılara göre, büyük olasılıkla kaza ya da cinayet yoluyla, daha çok hayatlarını kaybediyorlar. 20’li yaşlarındaki erkeklerde, Kanadalı erkeklere göre ölüm oranı % 50 oranında daha fazladır
Amerika’da ama O’Neills da gösteriyor ki, o aradaki boşluğun (fazlalığın) sebebi kazalar ve cinayetlerdir. Belki bu farklılıklar trafik kanunları ve silah kullanımı kontrolüyle düzeltilebilir ama bunlar bizim sağlık hizmetleri sistemimiz hakkında hiçbir şey öğretmez.
Amerikalılar daha büyük ihtimalle obez oluyorlar ve bu da kalp hastalıklarına ve diğer tıbbi problemlere neden oluyor. Amerikalılarda, erkeklerin % 31’inin kadınların da % 33’ünün en az % 30 oranında, obezitenin bir sonucu olarak, vücut problemi var. Buna karşılık bu oran Kanada’da % 17’ye, % 19. Büyük milletler arasında en yüksek ortalama ömre sahip olan Japonya’da obezite oranı ise % 3 civarında.
Amerikan obezitesinin sebepleri de tam anlamıyla anlaşılmış değildir. Bunlar yaşam biçimleri seçimleriyle de alakalıdır büyük ihtimalle. Harvard ekonomistleri David Cutler, Ed Glaseser ve Jesse Shapiro tarafından yapılan araştırmadan çıkarılan sonuçla, Amerikanların giderek artan şekilde obezite sorununun büyükçe bir payını, ekonomimizin yüksek kalorili yiyecekleri ucuza arz edebilme yeteneğine atfederek açıklayabiliriz. Düşük fiyatlar yiyecek tüketimini optimal düzeyin üstünde artırmaktadır.
Madde 2 : Toplam 47 milyon Amerikalı’nın sağlık sigortası yok. Census Büro’sundan gelen bu rakam, bazen sağlık sisteminin bir çok Amerikan aile için ne kadar zayıf kaldığını hatıra getiren bir kanıttır. Ama bu rakamın sorunun ehemmiyetini mübalağa ettiğini söylemeliyiz. Bu 47 milyonla devam edecek olursak, bunların yaklaşık 10 milyon kadarı Amerikan olmayan yerleşiklerden oluşmaktadır. Bunların birçoğu da yasa dışı göçmenlerdir. Milli sağlık sigortamız olduğu halde, bu büyük ihtimalle göçmenleri kapsamıyor. Bu 47 milyon ayrıca sigorta alabilecekken almayan insanları da içeriyor.
Census Büro raporları, sigortasızlardan 18 milyonunun yıllık $50,000 ‘dan fazla geliri olduğunu gösteriyor. Bu gelir onları gelir dağılımının en yüksek kısımlarına yerleştiriyor olmasına rağmen.Tabi ki, milyonlarca Amerikalı sağlık sigortalarını alırken tedirgin olmaktadır. Ama onların rakamı 47 milyondan çok daha az ve 300 milyonluk ABD nüfusunun çok az bir yüzdesini oluşturmaktadır.Bir reform yapılacaksa dikkatli bir şekilde bu grubun üstüne odaklanarak, bu sistemden faydalanan kişilere zarar vermeden, bu bozulmadan kaçınmak engellenebilir. İşgücünün çok az bir kısmı işsiz olduğundan, endüstrimizi uluslararasılaştırmıyoruz.
Madde 3 : Sağlık masrafları, Amerikalıların artan gelirini yiyip bitirmektedir. 1950 yılında, Birleşik Devletler milli gelirinin % 5 kadarını sağlık hizmeti için harcıyordu. Bu rakam hem özel hem de kamunun sağlık için harcamalarını da içermekteydi. Bugün ise bu oran % 16 civarında. Birçok uzman yükselen masrafları kanıt olarak göstererek sağlık sistemin çok pahalı olduğuna dikkat çekmektedir. Ama artan harcamalar başarının belirtileri olabilir. Sağlığa atalarımızdan daha fazla para harcamamız israf, kötüye kullanma ya da dolandırıcılık yaptığımız anlamına gelmez. Olsa olsa sağlık teknolojilerindeki gelişmeler ve gelirlerdeki artıştan kaynaklanmıştır.
Bilim mütemadiyen yaşamlarımızı geliştirmek ve iyileştirmek için yeni yollar bulmaktadır. Bunlar da tabi ki ucuz olmayacaktır. Allah’tan gelirlerimiz artmakta ve artan refahı daha iyi sağlıkla harcamak anlamlı olmaktadır. Ama bu olaya ilişkin bir ikilemi, Charles I. Jones ve Robert E. Hall adlı ekonomistler bir çalışmayla ortaya koyuyorlar. Soruyorlar, “ Daha çok yaşayarak ve daha zenginken, hangisi daha değerli olacaktır: bir üçüncü araba mı, yoksa başka bir televizyon mu, daha fazla giysi mi ya da fazladan bir yıl daha yaşamak mı?”
Sayın Hall ve Sayın Jones 2050’de gelirin % 30’unun sağlık hizmetlerine adanacağı öngörüsünü yapıyorlar. Ama onların modelinde, bu bir sorun teşkil etmiyor: Bu gelişmenin modern formudur. Sağlık hizmetleri için harcanan paralar artsa bile, bunlar tahmin edilenden daha az gerçekleşmektedir. Burada da yapılan reformun doğru yapılmasının önemi ortaya çıkmaktadır. Sağlık hizmet sistemimiz kusursuz değil, ama yaşam standartlarımızın gelişmesinin ana kaynağı konumunda. Ve gelecekte ekonomi içindeki payı daha da artarak çocuklarımıza miras bırakacağız.
Reform planlarına baktığımızda, sorunların olduğundan daha kötüymüş gibi bir düşünceye kapılmamak için istatistiklerin içinde boğulmamaya dikkat etmeliyiz.
*Çeviren : Faruk Er*
Yazının orijinali Harvard Üniversitesi Ekonomisti N. Gregory Mankiw’e ait olup aslından çevrilerek özetlenmiştir.




Ve fidanlara can suyunu vermek için satın aldığımız suya Ercan Hocamızın olaya bir İktisatçı gözüyle yaklaşımı : "Bilmem ki bu fidanlar oligopol suyuyla büyür mü?" :)